'Sivil Toplumun Sorunları' Serisi - 1
Gönüllülük esası ile, ilgi amaçları doğrultusunda toplanıp kâr amacı gütmeyen, devlet kurumu olmayan organizasyonlara Sivil Toplum Kuruluşları [STK] diyoruz. Bunları zaten biliyorsunuz.
Yakın çevrenizle bir ilgi alanınızı konuşup arz eksikliğinden bahsettiğinizde temelde bir STK kurmak için gerekli olan iradeye zaten sahipsiniz. Geriye kalan, gerekli sayıya ulaşıp ekip bilinci yaratarak çalışmak. Ancak film bundan sonra başlıyor.
Üyelikten yöneticiliğe çeşitli dinamiklerle şekillenen, yerel, ulusal ve uluslararası STK sorunlarına birlikte bakalım.
Sivil toplumun sorunlarını ele alırken başlanacak en kesin nokta, amaç. Zira hobi, meslek, doktrin, fikir paylaşımı, sosyal sorumluluk gibi amaçlar bizi bir araya getiriyor. Bu eksende asıl hedef bahsi geçen alanlarda farkındalık yaratmak, etkinlikler düzenlemek, iş hacmi oluşturmak, olanı geliştirmek, organize olmak ve bu sayede birlikte daha büyük adımlar atabilmek. Dolayısıyla üyelikte samimiyseniz zaten kuruma hızla bağlanmanız işten bile değil.
Görünen amacın haricinde çevre edinme, popülarite, yalnızlığı giderme, kendini kanıtlama, yolsuzluk..vb. amaçlara da oldukça sık rastlanıyor. Bu durumlar işleyişi yavaşlatmakla kalmayıp, ortasına adeta bir dinamit bırakıp kaçıyor. Bir araya gelmek, organize olmak için e-posta, Whatsapp grupları kurulduğunda; ekibin tanışmayan kısmı çekingenliğinden, bir kısmı ise zamanında yazmıyor. Kalan kısmıı geyik muhabbeti çeviriyor, ana konulara asla dahil olmayıp çiçek-böcek fotoğrafı / amaçla alakasız linkler gönderiyor derken bir bakıyoruz ki toplantı günü kararlaştırmak, olması gerekenden yine uzun sürmüş.
Yok eğer şanslı ve kurumsal bir STK iseniz bu sefer katılım bilgisi asla iletilmesi gereken zamanda, iletilmesi gereken kadar ulaşmıyor. Zaten alakasız paylaşımlar yüzünden gruplar artık sessize alındı, önemli mesajların kaçırıldığını kim bilir ne zaman fark edeceksiniz... Yöneticilerin sürekli hatırlatması neden acaba? Babasının çiftliğine girer gibi katılımını bildirmeden toplantıya gelen veya bildirip gelmeyen üyeler yüzünden, [eğer otel, restoran..vb. alanda toplanıyorsanız] garanti sayı konusunda mutlaka mekan ile yakınen tanışmıyorsanız birbirinize girersiniz.
Toplantıyı açtınız, gündeme geçtiniz.
Kurumsal bir dernekseniz toplantı açılışları çan ile yapılır. Başkan regalyesi [madalyon] de varsa, fotoğraflara hemen 'Mason mu oldun' gibi saçmasapan mesajlar yağmaya başlar. Toplantı kalabalık ise başkan olmayanlar otoriteye saygı duysalar dahî aralarında sessiz de olsa konuşmaya devam edip koordinasyonu bozarlar. Hele bir de işleyiş yavaşsa, kulübün en büyük etkinliği toplantı yapmaksa; katılımcılardan yemek yiyip ayrılmalarından başka bir şey beklemek hayal olur.
Yıllarca goygoya gelmiş profesyonelleri çalıştırmaya çalıştığınızda da 'bu başkan bi havalara mı girdi' diye asla yüzünüze söylenmeyen dönüşler duymaya başlarsınız. Fikir vermeleri beklendiği için toplantı yapılmış üyelerin; 'fikrime saçma derler mi' çekingenlikleri ile fırtına öncesi sessizliği yaratmasına değinmeye gerek bile görmüyorum.
Devam edecek...
Erhan Us
A.D.1644 Marketing Group CEO