'Sivil Toplumun Sorunları' Serisi - 2
Toplantıda bir fikir ortaya atıldığında, adil olmak adına fikri veren kişi ve gönüllülere komite kurdurtursunuz, çocuğun ödevine 'haydi' diyen anaokulu öğretmeni gibi takibini yapmazsanız görev asla bitmez.
Eğer bitiren sorumlu üyeleriniz varsa zaten sonraki dönemin yönetimi onlardan oluşacak demektir. Başkanlığın alışılageldiği gibi koltuk işgal etmek olmadığını çoğunluğun anlaması -şanslıysanız- uzun zaman alıyor. Üye alım süreci diye bir şey bu yüzden var, üyelik kağıda indirgenmesin diye.
Gönüllülük, sorumlulukla gelir. Bir toplantıya katıldı diye üye aldığınız kişinin sürekliliğine dair nasıl fikir sahibi olunabilir? Hakkı verilmesi gereken sorumlulukları algıladığı kaç görüşte anlaşılır? Görev almak için orada olduğunu henüz bilmeyen birine, 'toplantıya gel yeter' dediğiniz an, tam olarak vizyonuna kelepçe taktığınız andır.
Bilirsiniz; ülkemizde makamlar 'hediye'ymiş gibi yapılır genellikle, üye zora gelemediğinde; 'Ben gönüllü buradayım, istediğimde gelir giderim' klişeleriyle sıyrılmak ister. Pijamayla mezuniyet törenine gidemeyeceğiniz gibi, gönüllü geldiğiniz yer de olsa STK'larda da öyle kafaya göre 'takılamazsınız'. Başkanlar bazen; öncelikli görevleri olan (1) en aktif şekilde dönemini tamamlamak ve (2) sonraki yönetimi yetiştirmek yerine, iktidar garantisi veren yancı üye alımı (yol yaptık diyerek oy istemeye benzer), ya da sistem geliştirmeyi atlayıp 'başkan' duruşunun keyfini sürmeye sıkça odaklanır.
Yönetim Kurulu [YK] için de imam-cemaat ilişkisi desek yerinde olur.
Kulübü orada burada temsil etmek, toplantı yapmak etkinlik değil. Derneğimiz / kulübümüz ile aynı ya da benzer amaca sahip bir büyük veya bir küçük çaptaki STK'lar, üniversiteler, Facebook / Instagram grupları en uygun çalışma hacminin yaratılabileceği alanlar. Bunlara yönelebiliriz.
Bulunduğunuz bölgedeki üniversitelerde sizinle aynı amaca sahip, benzer hedef kitleleri bilgilendirmeyi amaçlayan onlarca, yüzlerce kulüp var. Onlar toplanıyor, siz bilgi paylaşıyorsunuz. Az enerji ile herkesin en çok iş çıkarabileceği türler bunlar. Staj, gezi, kişisel gelişim, yardım etkinliklerini de eklemek önemli. Sosyal sorumluluk, toplumsal meseleler, mesleki donanım gibi alanlar için çekilebilecek videolar...
Kaynaklarınız kısıtlı diye kendinizi kısıtlı hissetmek neden?
İzleyici zaten sizden bir medya grubu performansı beklemiyor. Youtube videolarına baktığınızda çok mu profesyonel videolar görüyorsunuz, binlerce tık alan? Basitçe telefonla çekilip telefon uygulamalarında düzgün bir konuyu işlemeniz halinde bunun bile yaratacağı etki, sizi şaşırtmaya yetiyor.
Kadrolaşma aktif bir dernek yöneticisinin vizyonunuzu algılayabilecek insanları biraz dışarıda bıraksa da, birlikte etkinlik tasarlamayı ama denemekten zarar gelmez.
En basit anlatımla, bürokrasinin kendini nasıl gösterebileceğini açıklarsanız çoğunlukla biraz biraz yardım alıyorsunuz. Yok eğer konuyu bile anlatamadıysak / muhatap gösterilemediyse zorlamayın; halk, üniversiteler, özel sektör de size yeter. Hiç bir şey bulamadıysanız da ilham alın, en özgün etkinlik yarışmasında değilsiniz.
Benzerlerinizin yurtdışında yaptıklarını uyarlasanız hiç yoktan iyidir.
Devam edecek...
Erhan Us
A.D.1644 Marketing Group CEO