'Sivil Toplumun Sorunları' Serisi - 3
Tüzük değişikliklerinin uzlaşma ile olduğunu, sistemi suistimal edecek dinazorların kendilerini ölümsüz kılmak için 'elleri görelim' der gibi belge onaylatmadıklarını düşünelim.
En iyi ihtimalle üyeleriniz okuyarak yeni / tüzüğü onaylar. Bu halde de ekolüne bağlı olarak, bazı tüzükler genel çerçeveyi, bazıları bütün ihtimalleri içerir. Üyelere sunulmuşca, onların gaza gelerek her maddeyi hemen yarın yaşayacakmış gibi düşünmelerine engel olun. Tüzük, orta-uzun vadedeki bütün ihtimal / riskleri içeriyorsa hepinizin yararına ve en muhtemel küçülme / genişleme modellerine de uyumlu geliştirilmiştir.
Sürdürülebilirlikten henüz bahsedilemeyen, kadroları sürekli değişime tabi kurumların bu bütün ihtimalleri içeren tipi kullanması daha garantili ve yerinde olur. Hani ihale yolsuzluklarında, akademik kadrolaşmada duyarsınız; kişiye özel maddeler eklenir. Statüko ve koltuğu ile aşk yaşayan bazı üye tipleri, istedikleri kişileri yükseltip, istediklerini uzak tutmak için bazı özel hükümler eklerler. Kuruluş sürecinden itibaren tüzüğe hiç dokundurmayan tanıdıklarınız varsa onlara dikkat edin. Sonra bütün emeğiniz çöpe gider, haberiniz olmaz.
Yapı / işleyiş itibariyle bazen derneği / kulübü kategorilere ayırarak farklı dinamikleri ayrı ayrı yönetmek gerekiyor. Profesyonel, genç, emekli, protokol gibi örneklere iletişim, teknik, AR-GE..vb. komiteleri bile çeşitlere ekleyebiliriz. Maalesef bu farklı kategorilerdeki üyeler kendi ilgi alanlarına ve tercihlerine göre girmiş olmalarına rağmen çoğunlukla çalışmak yerine diğer kategorilerilerdeki üyelere o işlerin nasıl yapılması gerektiğini söylemeye / eleştirmeye başlarlar.
Kaybedilen bu korkunç zamanda işlerin yavaşlaması yüzünden siz yönetici olarak kişilerin doğru yerlerde olup olmadığını gözden geçirmek ya da yönetimin bu sorunu görmesine katkıda bulunmak istersiniz, ama ironik biçimde hepsi tekrar şans verilse aynı yerleri tercih ederler.
Bu arada ötekileştirmenin, kendi performansını yüksek göstereceğini zanneden üye henüz nelere sebep olduğunun farkında değildir. Muhtemelen yönetim kurulu (YK) da farkında değildir. Hatta muhtemelen o iş de kendi sırtına binmiş ve delege edecek doğru kişiyi henüz bulamayan başkan dışında kimse durumun farkında değildir.
Hele bir de yönetim zaten bu sorunun sebebi olmuş ancak bozuntuya vermeyip, koltuğunu kaybetmemenin peşine düşmüşse; ülkemizin küçük bir simülasyonunun dernek olduğu tekrar yüzünüze tokat gibi çarpar.
Kulüp demişken; imlaya artık biraz dikkat edin. Dernekler bir derece sorunsuz işliyor ama kaç yaşında insanların / profesyonellerin; klup, kulp, kulüb, kulup, clup yazması nedir allah aşkına?
İlginçtir, gençlik hareketlerine köstek olunmadığını görmek mucize. Entelektüel katkıları önemsenmeksizin, kapıya katılımcı listesi almaya, toplantı ücreti toplamaya, salon kurulumuna (görevliler yokmuş gibi) gençler sürülüyor. Bu konu tek başına bir yazı başlığı, önümüzdeki dönemlerde daha ayrıntılı ele alacağız.
Devam edecek...
Erhan Us
A.D.1644 Marketing Group CEO