'Sivil Toplumun Sorunları' Serisi - 7
TANITIM
Peki etkinlikleri çevremize veya potansiyel üyelerimize nasıl anlatıyoruz?
Gerçekten ilgi alanına yönelik çalışma yapmak için kuruma üye olacak kişi ile, manipülatif bir başkanın kendine oy kullandırtmak için kulübe aldığı koyun olmak arasındaki farkı nası ayırıyoruz?
Zira, bu dernekler bildiğiniz yönetim simülasyonu. Bilinçli ve faydalı bir oylamada TBMM’de oy kullanan vekil ile, toplum yararına bir önergeyi gözleri bağlanmışçasına bir komutla reddeden vekil arasında ne fark var?
Üyelere, tanıtıma ve dijitale değer vermeyip sonra ağlamayalım; 'sesimiz duyulmuyor, hedef kitleye ulaşamıyoruz çekemiyoruz' diye. Suya sabuna dokunmadan, STK'ları zaman kaybı olarak görenleri derneğe çekemediğinize de üzülmeyin, bırakın parklarda yuvarlansınlar.
SPONSORLUK
STK yönetmenin en zahmetli taraflarından başlıcası, sponsorluk bulmak. Benzer etkinliklere daha önce sponsor olmuş kurumlar bu konuda tecrübeli olmakla birlikte bazı etkinliklere sponsor ararken; girişimcilerin 'melek yatırımcı' aradığı gibi, gözüne far tutulmuş tavşan misali öylece kalırsınız. Doğru kurumları bulmak, potansiyel çıkarları iyi anlatmayı, iyi sunumu, iyi bağlantıları gerektiriyor. Bir de iyi bağlantıları. Ve iyi bağlantıları.
Yönetimler katında; şirketlerin o 'tatlı bulduğunuz' reklamlarında kullandığı 'sosyal sorumluluğa sahip bir kurumuz' önermesinin STK'lar ve sorumluluk bilinci üzerinden PR çalışmaları olduğunu biliyoruz.
Samimiyetle çalışanları mutlaka var, ancak bun yetkililer bile gerçekten yeterince samimi olsaydı, STK'ların en büyük ve şişirilmişlerini değil, gerçekten zorluk çekenlerini de bulup, doğru taraflarla bir araya gelinir, çalışma hacmi oluştururdu.
Yeni mezun öğrencilere 'X yıllık tecrübe arıyoruz' denilmesi sarmalında X yıla asla ulaşamayacağı paradoksu gibi, en bilinen STK'lar da 'en bilinenler' çünkü zaten yardım onlara bir şekilde ulaşıyor! Gerçek ihtiyaç sahiplerine asla ulaşmadığı gibi.
MEDYA
Tahmin edelim, medyada yeterince yer alamıyorsunuz...
STK'ların en büyük ve haklı endişeleri arasında, sesini duyuramamak var. Sorumluluğu medya kuruluşları ile STK yönetimi arasında gidip geliyor. Kurumunuzun yeterince sistematik / disiplinli yönetilememesi de buna bir sebep; basın kuruluşlarının sizin gönüllülük esaslı, düşük bütçeli kurumlar olduğunuzu anlamaktan aciz olup sizi sağmaya çalışmaları da.
Haber ajanslarının çoğu zaten bitik durumda.
Turizm fuarlarında rastladıklarınızla görüşüp, ticari olmayan ancak haber değeri taşıdığını bildiğiniz etkinlikleri paylaşmak için iletişim bilgisi istediğinizde, aldığınız cevap genellikle "PR/Tanıtım paketlerimin fiyatları şu şekilde: bıkbıkbık" oluyor.
"Haber değeri olan/olmayan her şeyi bu fiyatla tanıtabiliyorsak, haber değeri taşıyan nelerin olacağı kararı neye göre veriliyor?" diye sorduğumda ise görevlinin yüzünde mavi ekranla hata vermiş Windows ifadesi beliriyor, eniştesinden torpille atanmışçasına...
Zaten medya havuzda, turizmcinin turizmci medyadan başka kimi var?
Devam edecek...
Erhan Us
A.D.1644 Marketing Group CEO