Felaket habercisi olmak istemiyorum. Ancak turizm sektörümüz için 2019 yılı geçmiş yıllardan çok daha kötü olacak gibi gözüküyor.
Sektör çok daha zor günler yaşayacakmış gibi.
Bir çok batı ülkesindeki Türk mallarına ve Türkiye tatiline boykot çağrıları ile Yunanistan'ın gerilim yaratma çabaları önümüzdeki yıl meyvelerini verecek.
Ayrıca ülkemiz içerisinde siyasal olaylar, ekonomik yapı bu krizin habercisi.
2019 zor geçecekse ne yapmalı peki;
Elbette ölmeyeceğiz yaşama devam edeceğiz. Sektör olarak bu seneki suni hareketliliği baz alarak hareket etmemeliyiz. Bu günden, erkenden paçaları sıvayarak pozisyon almalıyız. Azalan turist sayısını görünce ilk yaptığımız gibi hemen fiyat düşürmek gibi bir politikayı kesinlikle unutmalıyız. Fiyatları azaltmak yerine hak edilen kaliteli hizmet ve ürünleri sunmaya devam etmeliyiz. Yüz kişiye ucuz ürün satabilmek yerine on kişiye kaliteli ürün satabilmek için enerjimizi harcamalıyız.
Minimum maliyet ile yüksek kalitede ürün sunabilmek için gerekirse ufalmalıyız. Yüz yatağımızı hizmette tutmak yerine on yatağımızı hazır tutmalı iki salondan birini açık tutmalı. Az ama kaliteli hizmet ve ürünler sunmalıyız. Çok sayıda ucuz personel yerine az ama pahalı, kaliteli personel ile yola devam etmeye çalışmalıyız. Yüksek kazanç elde edecek sistem yerine varlığımızı koruyacak işletme politikalarını hayata geçirmemiz gerekir. Markamızın devam ediyor olmasını kazanım olarak görmeliyiz.
Yatırımlarda da frene basmalıyız. Teknoloji, sosyal medya reklamları dışında hic bir şey için borçlanmamalı kredi kullanmamalıyız. Öz sermaye ile ne yapabilirim diye düşünmeli. Kısıtlı bütçeler oluşturmalıyız. Bu kriz döneminde kamusal ve devlet destekli işlerimizde alt yapımızı doğru ve gerekli, olması gerektiği gibi olması için çaba harcamalıyız.
Ayrıca gerekli, ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeler, meslek kuruluşları, turizm çatı örgütlenmesi ve uygulanabilir gerçekçi turizm devlet politikası ve sistemi için çalışmalar başlatmalıyız.
Maalesef önümüzdeki en az beş yıl boyunca sektörümüz için kazançlar elde edemeyeceğimiz kesin gibi. Bu aralar oluşan iyimser hava ölümden önceki son gülümseme gibi sanki.
Ancak unutulmamalı ki her kriz dönemi yeni fırsatlar yaratır. Yükseğe zıplayabilmek için toprağa yani en dibe basmak gerekir.