Balıkesir'e bağlı küçük ve şirin SINDIRGI ilçesinde siyanürle maden arama dehşetine kimse dur demiyor.
Sındırgı termal suları, Marmara ve Ege kültürünün yaşatıldığı, 2017 yılında DOĞAL ŞEHİR ödülünü almış geleceğini turizmde gören bir ilçe.
Rus ortaklığı ile bölgede faaliyet gösteren ZENİT MADENCİLİK ise 5 yıldır bölgede siyanür ile altın arama faaliyetlerine devam ediyor. Diğer yerlerdeki gibi ekonomisi parlak olmayan ilçede iş olanakları oldukça kısıtlı. Bu nedenle Sındırgı halkı maden sahalarında çalışan 200 personelin; ilçe ekonomisine katkısı nedeniyle sessiz kalmak zorunda..
Sesini çıkaranlar ekonomik tehditle karşı karşıya kalıyor
Zenit Madencilik ise havuzlarında yüzdürdüğü ördeklerle, bilindik ''zararlı değil'' propagandasını kamuoyuna gösteriyor. Bu bilindik göz boyama çabaları maden şirketinden beklentileri olan halk tarafından kabullenilmiş görünüyor. Oysa havaya dağılan azot ve siyanür, yağmur ile tarım alanlarına ulaşarak Balıkesir-Kütahya havzasında zehir salınımına sebep oluyor. Şimdiden ağaçlarda ki tahribatı gözlenebiliyor.
Belediye'nin bir seçim yapması gerekiyor. Turizm ile madencilik arasında. Doğal Şehir olarak mı bilinecek Siyanür Şehri mi?
Siyanürle altın arama faaliyetlerinde bulunmuş diğer yerlerde ki gibi kanser hastalığına yakalanma oranlarında SINDIRGI'da da bir artış gözleniyor. Bu sayı 10 yıl içinde 150 artacak ve 20 yıl içinde ise 30 bin nüfuslu ilçenin 4/2 si hastalığın penöesine düşecek. Maden sahasının doğaya yaptığı tahribatı söylemiyorum bile.
Geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan ilçede 10 yıl sonra verimli tarım alanı bulmak, doğal tarım ürünlerine ulaşmak neredeyse mümkün olmayacak.
Sındırgı'da 3 adet Termal Otel tesisi bulunuyor. Özellikle Emendere mevkiinde çıkan minarel su değerleri açısından oldukça önemli. Bir turizmci olarak maden sahasından elde edilen gelirin 50 katı turizmden elde edilebileceğini biliyorum. Bu nedenle sessiz kalınmamalı ve bir şehrin yok olmasına izin verilmemeli.