Resmi Gazete’de 6 Nisan 2021 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile Datça’nın en değerli alanlarından gösterilen bölgede otel alanı, günübirlik tesis alanı, park alanı, otopark, doğal karakteri korunacak alan, zeytinlik alan, trafo alanı, dere ve yol yapımının önü açıldı.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan çevre düzeni ve imar planı değişikliklerinin onaylandığı kararla Datça’nın en bakir alanlarından birine otel yapılmasının önü açılmış oldu.
tema vakfının hazırladığı rapora göre, Muğla’nın yüzde 59’unun maden ruhsatlı alan olarak belirlendiğini hatırlatan, teknolojisi eskimiş ve hukuka aykırı biçimde çalıştırılan üç termik santralin ekolojik ve toplumsal sorunlara yol açtığını söyleyen Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) datça meclisi eş sözcüleri melda omay ve Güngör Erçil kıyıların kamu kurumlarının kontrolündeki vakıflar aracığıyla gasp edildiğini belirterek şu açıklamalarda bulundular:
''Datça Kargı Koyu, şehir merkezine yakın, yerli ve yabancı turistlerin sıklıkla tercih ettiği koylardan biri. Burun şeklinde bir yarımadayı da içine alan bölge, Datça’nın en değerli yerlerinden biri olarak gösteriliyor. Antik Acanthus kentinin de bulunduğu alan, birçok endemik bitkiye ev sahipliği yapmasıyla doğal ve kültürel bir bölge olarak dikkati çekiyor. Tamamı 1990 yılında Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak belirlenmiş olan Datça Kargı’daki Hazine’ye, yani hepimize ait ortak varlık olan arazinin özelleştirilmesi amacıyla koruma amaçlı Çevre Düzeni Planı’nın ve alt ölçekli planların değiştirilmesine yönelik ÖİB tarafından hazırlanan planlar bütün Datçalıların gündemine bomba gibi düştü. Belediye de, Datça halkı da, ilgili demokratik kitle örgütleri olarak MUÇEP Datça Meclisi de, Datça Demokrasi Platformu da özelleştirme amaçlı bu plan revizyonunu kabul etmiyor.''
Belediyesiyle, yurttaşlarıyla, örgütleriyle, meslek kuruluşlarıyla topyekün bir kabul etmeme, yapılmak istenene karşı çıkma tutumunun açık ve net biçimde söz konusu olduğunu söylemenin uygun olacağını belirten Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça meclisi eş sözcüleri Melda Omay ve Güngör Erçil bütün meşru yollardan bu karşı çıkışlarını ve kentlerini, doğalarını savunmayı sonuna kadar sürdüreceklerini söylediler.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan çevre düzeni ve imar planı değişikliklerinin onaylandığı kararla Datça’nın en bakir alanlarından birine otel yapılmasının önü açılmış oldu.
tema vakfının hazırladığı rapora göre, Muğla’nın yüzde 59’unun maden ruhsatlı alan olarak belirlendiğini hatırlatan, teknolojisi eskimiş ve hukuka aykırı biçimde çalıştırılan üç termik santralin ekolojik ve toplumsal sorunlara yol açtığını söyleyen Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) datça meclisi eş sözcüleri melda omay ve Güngör Erçil kıyıların kamu kurumlarının kontrolündeki vakıflar aracığıyla gasp edildiğini belirterek şu açıklamalarda bulundular:
''Datça Kargı Koyu, şehir merkezine yakın, yerli ve yabancı turistlerin sıklıkla tercih ettiği koylardan biri. Burun şeklinde bir yarımadayı da içine alan bölge, Datça’nın en değerli yerlerinden biri olarak gösteriliyor. Antik Acanthus kentinin de bulunduğu alan, birçok endemik bitkiye ev sahipliği yapmasıyla doğal ve kültürel bir bölge olarak dikkati çekiyor. Tamamı 1990 yılında Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak belirlenmiş olan Datça Kargı’daki Hazine’ye, yani hepimize ait ortak varlık olan arazinin özelleştirilmesi amacıyla koruma amaçlı Çevre Düzeni Planı’nın ve alt ölçekli planların değiştirilmesine yönelik ÖİB tarafından hazırlanan planlar bütün Datçalıların gündemine bomba gibi düştü. Belediye de, Datça halkı da, ilgili demokratik kitle örgütleri olarak MUÇEP Datça Meclisi de, Datça Demokrasi Platformu da özelleştirme amaçlı bu plan revizyonunu kabul etmiyor.''
Belediyesiyle, yurttaşlarıyla, örgütleriyle, meslek kuruluşlarıyla topyekün bir kabul etmeme, yapılmak istenene karşı çıkma tutumunun açık ve net biçimde söz konusu olduğunu söylemenin uygun olacağını belirten Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça meclisi eş sözcüleri Melda Omay ve Güngör Erçil bütün meşru yollardan bu karşı çıkışlarını ve kentlerini, doğalarını savunmayı sonuna kadar sürdüreceklerini söylediler.