Turizm sektörü, Ekim ayında da yıllık bazda zam şampiyonluğunu koruyarak sıkıntılarını aşma konusundaki mücadelesini sürdürürken hizmet sektöründe faaliyet gösteren konaklama tesisleri 55 bin farklı malzeme yelpazesi ve enerji maliyetlerindeki artışlarla mücadele ederek fiyatlarını yükseltmek zorunda kalıyorlar.
Bunun içinde havlusundan, nevresimine, sebzesinden meyvesine, mutfak malzemesinden, temizlik ve hijyen malzemesine kadar bir çok ürünün satın alması yapılmak zorunda. Bu artan maliyetler, tesislerin işletme giderlerini artırdığı gibi tüketicilere de yüksek fiyatlarla karşılaşma riskini getirirken konaklama sektörünün önemli bir sorunu olan nitelikli personel eksikliği sektörün maliyetlerini daha da yukarı taşıyor. Otellerin kalitesini ve misafir memnuniyetini sağlamak için kalifiye personel gerekli ancak, vasıflı eleman bulmak ve onları tutmak işletmeler için büyük bir zorluk oluşturuyor.
Nitelikli personel talebinin artması, bu kişilerin ücretlerinin de yükselmesine neden oluyor ve bu da işletme maliyetlerini artırıyor. Bu nedenle, sektörde fiyatların yükselmesi kaçınılmaz hale gelirken konaklama tesisleri genellikle 200 ile 400 arası çalışanı bünyesinde barındırmak zorunda olduğu için personel giderleri ciddi bir paya sahip. Ayrıca, işletmelerin sahip olduğu mülkiyet ve altyapıyı sürdürmek ve güncellemek de maliyetli bir iş olabiliyor. Özellikle pandemi sürecinde hijyen standartlarının yükseltilmesi, konaklama tesislerinin temizlik personeline daha fazla ihtiyaç duymalarına yol açarken temizlik malzemeleri, dezenfektanlar ve maske gibi hijyen ürünlerinin maliyetleri de arttı. Tüm bu etkenler sektörün maliyetlerini artırarak fiyatların yükselmesine neden oldu.
Bununla birlikte yüksek enflasyonun etkisiyle sektör, erken rezervasyon opsiyonları ve tedbirler almaya çalışsa da maliyet artışlarından kaçamıyor. Tüketiciler, tatil planlarını yaparken daha önceden rezervasyon yapma eğiliminde olsalar da artan fiyatlar, bu tercihi etkileyebilir. Özellikle düşük gelirli turistler için bu durum, tatil planlarını ertelemelerine veya alternatif destinasyonlara yönelmelerine neden olabilir. Bu da otel işletmelerinin doluluk oranlarını etkiliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, oteller ve lokantalarda fiyatlar bir önceki aya göre yüzde 3,51, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 83,95, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 94,12 ve son 12 aylık ortalamalara göre yüzde 79,39 artış gösterirken bu rakamlar turizm sektörünün karşı karşıya olduğu mali baskıyı net bir şekilde ortaya koyuyor. Sonuç olarak, turizm sektörünün yıllık bazda zam şampiyonu olması, sektörün karşılaştığı zorlukları ve mali baskıları yansıtan bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor.
Nitelikli personel eksikliği ve artan maliyetler gibi sorunları aşmak için sektör temsilcileri ve hükümetin işbirliği yapması gerekirken turizm sektörü, zorlu koşullar altında ayakta kalmaya çalışıyor. Fiyat artışlarıyla mücadele etmek ve sürdürülebilir büyüme sağlamak için önemli adımlar atması gerekn turizm sektörü aynı zamanda, enerji maliyetlerini kontrol etmek ve malzeme temini konusunda çeşitlilik sağlayarak işletme maliyetlerini düşürme yolları arıyor. Bu sayede, turizm sektörü hem turistler için cazip hem de işletmeler için sürdürülebilir bir şekilde büyüme sağlayabilir.
Semra AYDIN