AB'nin karmaşık karar alma mekanizması göz önüne alındığında, sistemi uygulamaya koymanın en iyimser senaryoyla Haziran sonu veya Temmuz başı olacağı tahmin ediliyor.
Ancak bu tarihin daha da ileriye sarkabileceği belirtiliyor. Temel haklar, ayrımcılık, veri gizliliği, teknolojik erişim ve sahtecilikle ilgili endişeler, benzeri daha önce AB'de denenmemiş olan yenilikçi sınır ötesi araç için engeller olarak değerlendiriliyor.
dijital Yeşil Geçiş Kartı’nın temel olarak kişilerin aşı olmuşlarsa nerede, hangi aşıyı ne zaman olduklarını, olmamışlarsa PCR test sonuçlarını, koronavirüs geçirmişlerse antikor oluşturup oluşturmadıkları gibi tıbbi bilgilere ait dijital verileri içermesi bekleniyor.
Von der Leyen tarafından yapılan açıklamada veri koruma, güvenlik ve mahremiyete saygı göstereceğinin belirtilmesine rağmen tüm bu garantiler, bu tür sertifikaların vatandaşları kaçınılmaz olarak iki sınıfa ayıracağını savunanlar için soru işareti olmaya devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Şubat ayının başlarında yayınladığı raporda uluslararası seyahatlerde ayrılış veya girişlerde Covid-19 aşılaması kanıtına karşı olduğunu belirtmişti.
WHO tarafından yapılan açıklamada aşıların sınırlı bulunabilirliği göz önüne alındığında, gezginlerin tercihli aşılanması, koronavirüs açısından yüksek risk altında olduğu düşünülen öncelikli insanlar için yetersiz aşı tedarikine neden olabileceğine dikkat çekilmişti.
Aşıya erişim, yaş, cinsiyet, ırk ve mesleki durum gibi faktörlere bağlı ve AB genelinde büyük ölçüde eşitsizlik yaratırken Malta ve Danimarka aşılamada önde, Bulgaristan ve Letonya geride kalıyor. Avrupa Komisyonu'nun planını kısmen rayından çıkarabilecek bir başka engel de ab ülkeleri ve vatandaşları arasındaki dijital bölünme.
Eurostat'a göre 2019'da AB'deki yetişkin nüfusunun neredeyse dörtte üçü (yüzde 73) evden veya işten uzaktayken internete bağlanmak için cep telefonu veya taşınabilir bilgisayar, dizüstü bilgisayarlar ve tabletler gibi bir mobil cihaz kullandı. Bu cihazların kullanımında 16-29 yaş arası gençlerin payı yüzde 93 ile daha yüksekti.
Analiz şirketi newzoo tarafından derlenen Küresel mobil Piyasa Raporu da benzer bir tablo çiziyor: AB'nin en büyük ekonomilerinde (Almanya, Fransa ve İtalya) akıllı telefon nüfusunun yüzde 75 ile yüzde 77 arasında olduğu tahmin ediliyor.
Bu rakamlar, eğer geçiş gerçekten tamamen dijital olarak gerçekleşecekse, AB nüfusunun en az dörtte birinin bu sistemin dışında bırakılmaya maruz kalacağı anlamına geliyor.
2021 yılının başlarında, Fransa'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakanı Clement Beaune, dijital aşı belgelerinin oluşturulmasının çok erken olduğunu söylerken hollanda Başbakanı Mark Rutte geçen hafta yaptığı açıklamada, bu fikri çevreleyen bir dizi temel sorunun olduğuna dikkat çekerek bunun ülkesinde tartışılması gerektiğini kaydetti.
belçika Dışişleri Bakanı Sophie Wilmes ise yaptığı açıklamada aşılamanın zorunlu olmadığından ve aşıya erişim henüz genelleştirilmediğinden, ayrımcılık yapmama ilkesine saygının her zamankinden daha temel olduğunu belirtti.
Uzmanlara göre dijital aşı pasaportu uygulamasının, pasaportsuz Schengen Bölgesi üzerinde ne tür bir etkisi olacağı henüz bellirsizliğini korurken AB çapında bir pasaportun geçerli olmaması durumunda, hükümetler aşılanmış vatandaşlarının ülkeler arasında özgürce seyahat etmelerine izin vermek için ikili veya çok taraflı anlaşmalara başvurabileceğini öngörüyor.
Ancak bu tarihin daha da ileriye sarkabileceği belirtiliyor. Temel haklar, ayrımcılık, veri gizliliği, teknolojik erişim ve sahtecilikle ilgili endişeler, benzeri daha önce AB'de denenmemiş olan yenilikçi sınır ötesi araç için engeller olarak değerlendiriliyor.
dijital Yeşil Geçiş Kartı’nın temel olarak kişilerin aşı olmuşlarsa nerede, hangi aşıyı ne zaman olduklarını, olmamışlarsa PCR test sonuçlarını, koronavirüs geçirmişlerse antikor oluşturup oluşturmadıkları gibi tıbbi bilgilere ait dijital verileri içermesi bekleniyor.
Von der Leyen tarafından yapılan açıklamada veri koruma, güvenlik ve mahremiyete saygı göstereceğinin belirtilmesine rağmen tüm bu garantiler, bu tür sertifikaların vatandaşları kaçınılmaz olarak iki sınıfa ayıracağını savunanlar için soru işareti olmaya devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Şubat ayının başlarında yayınladığı raporda uluslararası seyahatlerde ayrılış veya girişlerde Covid-19 aşılaması kanıtına karşı olduğunu belirtmişti.
WHO tarafından yapılan açıklamada aşıların sınırlı bulunabilirliği göz önüne alındığında, gezginlerin tercihli aşılanması, koronavirüs açısından yüksek risk altında olduğu düşünülen öncelikli insanlar için yetersiz aşı tedarikine neden olabileceğine dikkat çekilmişti.
Aşıya erişim, yaş, cinsiyet, ırk ve mesleki durum gibi faktörlere bağlı ve AB genelinde büyük ölçüde eşitsizlik yaratırken Malta ve Danimarka aşılamada önde, Bulgaristan ve Letonya geride kalıyor. Avrupa Komisyonu'nun planını kısmen rayından çıkarabilecek bir başka engel de ab ülkeleri ve vatandaşları arasındaki dijital bölünme.
Eurostat'a göre 2019'da AB'deki yetişkin nüfusunun neredeyse dörtte üçü (yüzde 73) evden veya işten uzaktayken internete bağlanmak için cep telefonu veya taşınabilir bilgisayar, dizüstü bilgisayarlar ve tabletler gibi bir mobil cihaz kullandı. Bu cihazların kullanımında 16-29 yaş arası gençlerin payı yüzde 93 ile daha yüksekti.
Analiz şirketi newzoo tarafından derlenen Küresel mobil Piyasa Raporu da benzer bir tablo çiziyor: AB'nin en büyük ekonomilerinde (Almanya, Fransa ve İtalya) akıllı telefon nüfusunun yüzde 75 ile yüzde 77 arasında olduğu tahmin ediliyor.
Bu rakamlar, eğer geçiş gerçekten tamamen dijital olarak gerçekleşecekse, AB nüfusunun en az dörtte birinin bu sistemin dışında bırakılmaya maruz kalacağı anlamına geliyor.
2021 yılının başlarında, Fransa'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakanı Clement Beaune, dijital aşı belgelerinin oluşturulmasının çok erken olduğunu söylerken hollanda Başbakanı Mark Rutte geçen hafta yaptığı açıklamada, bu fikri çevreleyen bir dizi temel sorunun olduğuna dikkat çekerek bunun ülkesinde tartışılması gerektiğini kaydetti.
belçika Dışişleri Bakanı Sophie Wilmes ise yaptığı açıklamada aşılamanın zorunlu olmadığından ve aşıya erişim henüz genelleştirilmediğinden, ayrımcılık yapmama ilkesine saygının her zamankinden daha temel olduğunu belirtti.
Uzmanlara göre dijital aşı pasaportu uygulamasının, pasaportsuz Schengen Bölgesi üzerinde ne tür bir etkisi olacağı henüz bellirsizliğini korurken AB çapında bir pasaportun geçerli olmaması durumunda, hükümetler aşılanmış vatandaşlarının ülkeler arasında özgürce seyahat etmelerine izin vermek için ikili veya çok taraflı anlaşmalara başvurabileceğini öngörüyor.