Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Türkiye Limanlarının Ekonomik Etki Analizi başlığıyla sektörü detaylı inceleyen bir rapor hazırladı. Raporun önemli konularından birini de kruvaziyer turizmi oluşturdu.
Rapora göre Akdeniz’de bir zamanlar aldığı pay yüzde 11-12’ye çıkan Türkiye kruvaziyer sektörünün 2021’de aldığı pay sadece yüzde 1.5’e düşerken Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre 2019 yılında Türkiye’ye sadece 344 kruvaziyer gemisi yanaştı. 2020 yılında sadece beş gemi gelirken 2021’de ise 40 gemi bekleniyor.
Türkiye’ye 2013 yılında, kruvaziyer gemileri ile toplam 231 bin yolcu gelirken bu rakam turizmin de büyük krize girdiği darbe sonrası 2016’da 73 bine geriledi. Limanları bir türlü büyük kruvaziyer şirketlerinin rotasına giremeyen Türkiye’de salgın öncesi 2019’daki yolcu sayısı ise 35 bine düştü.
2020 itibarıyla başlayan salgın ise dünyada kruvaziyer sektörüne büyük darbe vurdu. Büyük gemiler seferden çıkarken, Türkiye de tamamen listeden çıktı. Bu alanda iddialı olduğunu Galataport gibi bir yatırımla gösteren Türkiye için sektörün umudu 2022 yılı.
Tüm sektör için yeni bir planlama yapılmasının önerildiği kruvaziyer için de Z kuşağını dikkate alan sürdürülebilir ve dijitalleşmiş bir sektör önerisinde bulunulan raporda turizm sektör temsilcilerinin de vurguladığı gibi dünyada koronavirüs salgını bitmeden bu sektörün yeniden eski günlerine ulaşmasının mümkün olmadığının da görüldüğüne dikkat çekildi.
Kruvaziyer turizminin salgında darbe alsa da turizmin en fazla gelişen alanlarından biri olduğunu belirten ve Türkiye limanlarının destinasyon ülkesi olarak uğrak limanları olduğunu kaydeden TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı hakan genç konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
''Ülkemizdeki en önemli iki liman Kuşadası ve İstanbul kruvaziyer limanlarıdır. Doğru bir strateji ile İtalya ve İspanya’nın ardından dünyadaki üçüncü ülke olabilme potansiyelimiz var. Dünyada 2017’ye kadar popülaritesi giderek artan, başta Türkiye olmak üzere Gürcistan, Rusya, Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerin paydaş olduğu Karadeniz Kruvaziyer Pazarı'nın önemli giriş kapısı İstanbul’dur. Ancak İstanbul’un birçok sayıda büyük kruvaziyer gemiye aynı anda hizmet verecek bir limana sahip olmaması, Karadeniz kruvaziyer pazarının gelişiminin önündeki en büyük engeldir. Galataport bu açığı kapatabilir. Türkiye, jeopolitik konum itibarıyla merkez liman olmaya çok müsait ama ne yazık ki altyapımızı diğer ülkelere çok iyi anlatamıyoruz. Lojistik sektöründeki mevcut potansiyelimizi bütün dünyaya anlatabilmeliyiz.''
TÜRKLİM'in Türkiye Limanlarının Ekonomik Etki Analizi başlığıyla sektörü detaylı incelediği raporda yer alan saptamalardan bazıları şu şekilde:
- Dünyada gemi boyutları büyüyor. Limancılığımızın bu büyük gemilere göre şekil alma zorunluluğu oldu. Liman sektöründe 25-50 yıllık planlamalar yapılması gerekiyor.
- Türkiye kendine bir yol haritası çizmek zorunda. Raporumuza göre atılacak en önemli adımlardan birisi de dijitalleşmedir. Çünkü kapasite kullanımını artırıyor.
- Yeşil Liman uygulamalarında mutabakat gibi konulara dikkat etmek gerek. Kendimize 0 karbon emisyonu hedefi koymalıyız. Paris İklim Anlaşması’nı imzalamak zorundayız.
Rapora göre Akdeniz’de bir zamanlar aldığı pay yüzde 11-12’ye çıkan Türkiye kruvaziyer sektörünün 2021’de aldığı pay sadece yüzde 1.5’e düşerken Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre 2019 yılında Türkiye’ye sadece 344 kruvaziyer gemisi yanaştı. 2020 yılında sadece beş gemi gelirken 2021’de ise 40 gemi bekleniyor.
Türkiye’ye 2013 yılında, kruvaziyer gemileri ile toplam 231 bin yolcu gelirken bu rakam turizmin de büyük krize girdiği darbe sonrası 2016’da 73 bine geriledi. Limanları bir türlü büyük kruvaziyer şirketlerinin rotasına giremeyen Türkiye’de salgın öncesi 2019’daki yolcu sayısı ise 35 bine düştü.
2020 itibarıyla başlayan salgın ise dünyada kruvaziyer sektörüne büyük darbe vurdu. Büyük gemiler seferden çıkarken, Türkiye de tamamen listeden çıktı. Bu alanda iddialı olduğunu Galataport gibi bir yatırımla gösteren Türkiye için sektörün umudu 2022 yılı.
Tüm sektör için yeni bir planlama yapılmasının önerildiği kruvaziyer için de Z kuşağını dikkate alan sürdürülebilir ve dijitalleşmiş bir sektör önerisinde bulunulan raporda turizm sektör temsilcilerinin de vurguladığı gibi dünyada koronavirüs salgını bitmeden bu sektörün yeniden eski günlerine ulaşmasının mümkün olmadığının da görüldüğüne dikkat çekildi.
Kruvaziyer turizminin salgında darbe alsa da turizmin en fazla gelişen alanlarından biri olduğunu belirten ve Türkiye limanlarının destinasyon ülkesi olarak uğrak limanları olduğunu kaydeden TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı hakan genç konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
''Ülkemizdeki en önemli iki liman Kuşadası ve İstanbul kruvaziyer limanlarıdır. Doğru bir strateji ile İtalya ve İspanya’nın ardından dünyadaki üçüncü ülke olabilme potansiyelimiz var. Dünyada 2017’ye kadar popülaritesi giderek artan, başta Türkiye olmak üzere Gürcistan, Rusya, Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerin paydaş olduğu Karadeniz Kruvaziyer Pazarı'nın önemli giriş kapısı İstanbul’dur. Ancak İstanbul’un birçok sayıda büyük kruvaziyer gemiye aynı anda hizmet verecek bir limana sahip olmaması, Karadeniz kruvaziyer pazarının gelişiminin önündeki en büyük engeldir. Galataport bu açığı kapatabilir. Türkiye, jeopolitik konum itibarıyla merkez liman olmaya çok müsait ama ne yazık ki altyapımızı diğer ülkelere çok iyi anlatamıyoruz. Lojistik sektöründeki mevcut potansiyelimizi bütün dünyaya anlatabilmeliyiz.''
TÜRKLİM'in Türkiye Limanlarının Ekonomik Etki Analizi başlığıyla sektörü detaylı incelediği raporda yer alan saptamalardan bazıları şu şekilde:
- Dünyada gemi boyutları büyüyor. Limancılığımızın bu büyük gemilere göre şekil alma zorunluluğu oldu. Liman sektöründe 25-50 yıllık planlamalar yapılması gerekiyor.
- Türkiye kendine bir yol haritası çizmek zorunda. Raporumuza göre atılacak en önemli adımlardan birisi de dijitalleşmedir. Çünkü kapasite kullanımını artırıyor.
- Yeşil Liman uygulamalarında mutabakat gibi konulara dikkat etmek gerek. Kendimize 0 karbon emisyonu hedefi koymalıyız. Paris İklim Anlaşması’nı imzalamak zorundayız.